21 Nisan 2016 Perşembe

İBB-Haytap Etkinliği Neden Protesto Edildi?





Haytap’ın tutumları:

1. Haytap, her gün onlarca hayvanın ölümünden sorumlu olan, hayvanları barınaklara hapseden, kasap gibi kısırlaştırma yaparak hayvanlara soykırım uygulayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği içerisindedir.

2. Haytap, hayvanseverlere ve hayvan hakları savunucularına farklı, İBB’ye farklı yaptığı açıklamalarla ve asla pratiğe dökemeyeceği “sahte” söylemleri nedeniyle hayvanlara ve hayvanların yanında saf tutan insanlara karşı ikiyüzlü bir tutumla hareket etmektedir.

Haytap’ın uzlaşma çabalarının hayvanlara zararı:

3. Hayvana karşı tutumunu yıllardır açıkça beyan eden, hayvanları “sorun”, “kontrol altına alınması gereken zararlı”, “istenmeyen varlıklar” olarak tanımlayan ve bu tanımlamalara göre hareket eden devlet, hayvanları ortadan kaldırma, onları izole etme derdindedir. Devletle ve başta İBB olmak üzere yerel yönetimlerle “hayvan sorunu”nun giderilmesi için projeler üreten HAYTAP, devletin ve yerel yönetimlerin hayvanlara karşı sistemli bir şekilde işlediği suçların meşrulaştırılmasını ve kurumsal şiddetin uygulayıcıları olan İBB ve ilçe belediyelerinin kendilerini aklamak için, kendisini araç haline getirdiği bir kuruluştur.

4. Hayvanların kökünün kazınması için çalışan İBB ile yapılan, hayvanla ilgili her türlü işbirliği, kurulan ortaklık, İBB tarafından “Hayvan haklarına saygılıyız” iddiasının kanıtları olarak basına ve kamuoyuna sunulmaktadır. Halk bu gibi yalan haberlere kolaylıkla kanmakta, yaşanan hak ihlalleri böylece görmezden gelinmektedir.

5. İBB, hayvanların canını almakta bir dakika bile düşünmeden, katliamları meşrulaştıran yasa hükümlerinin arkasına sığınarak hayvanları öldürebilecek kapasitede ve zihniyettedir. Bunu en son, 2 yıl önce, İBB’ye ait Hasdal Barınağı’nda onlarca yavru köpeğin bir gecede katledilmesinde gördük. İBB – Haytap etkinliğinde, dile getirdiğimiz katliam, Hasdal Barınağı’nda yaşananlardır. Ancak, etkinliğin düzenleyicileri, protestoda tuttuğumuz “Hasdal’da katledilen 70 yavru köpeğin hesabı verilsin” dövizine rağmen, “katliam”a karşı tepkimizi, Bolluca için gösterdiğimiz izlenimini yaratmıştır. Bolluca’da yaşananlar, tam olarak açıklık kazanmadığı ve İBB’nin sunduğu destek, Topbaş tarafından reklam malzemesi olarak kullanıldığı için, protesto esnasında tarafımızca kasten dillendirilmemiştir.
Hayvanlara uyguladığı sistemli zulmün her daim arkasında duran İBB ile işbirliğine girişen Haytap, 4 Ekim etkinliğiyle bir kez daha şuursuzluğunu kanıtlamış, hayvanlardan yana değil İBB’den yana olduğunu göstermiştir.

6. Bizler, muhatap olarak görmediğimiz ve yukarıda açıklamaya çalıştığımız sebeplerden uzlaşmayı, hayvanlar için çok tehlikeli bulduğumuz için devletle ve İBB ile pazarlık masasına oturmayı reddediyoruz. Hayvanlara her gün yaşatılanları düşündüğümüzde katliamı yapanlarla değil uzlaşmak; onlarla görüşmek bile aklımızdan geçmiyor. Aynı sebeplerle, bizim gibi, birçok oluşum da yıllardır hayvanları katleden İBB ile uzlaşma eğilimi içerisinde değildir.
Hayvanlara zulüm uygulayan, onlara akıl almaz uygulamaları reva gören İBB, zaten kendisine hayvanlar adına uzlaşacak kuruluş ya da oluşum aramaktadır. Devletle ya da İBB ile hayvanlar için yapılacak her türlü uzlaşma girişimi, hayvanların izole edilmesiyle, haklarının ihlal edilmesiyle, imha edilmesiyle sonuçlanmış ve de sonuçlanacaktır.

Etkinlikteki hayvan aleyhindeki tutumlar:

7. Etkinlikte oyuncak hayvanlardan oluşan etek giyen şarkıcı tarafından hayvan haklarına saygılı olduğu gerekçesiyle Kadir Topbaş’a verilen “En İyi Başkan Oscarı”, hayvanlara karşı her gün suç işleyen İBB ve başındaki Kadir Topbaş’ın hayvandan yana olduğu ve hayvanlar yararına hareket ettiği imajının halkın gözünde oluşmasına katkıda bulunmuştur. Topbaş’ın hayvanlara verdiği üstün hizmetleri (!) dolayısıyla plaketle onore edilmesi, hayvanlar ve hayvanların özgürlüğünü, kurtuluşunu arzulayan insanlar için, utanılması gereken bir eylemdir.

8. Etkinlik sırasında hayvanlara sadece yararcı yaklaşımla yaklaşan (Topbaş’ın konuşmasının tamamı), hayvanlara yönelik nefret söylemi içeren, hayvanların haklarından bahsetmektense hayvanların yarattığı iddia edilen sorunların yansıtıldığı konuşmalar (Örn. Hahambaşı Haleva) yapılmıştır.  Hayvan aleyhinde olan bu konuşmalar için HAYTAP tarafından hiçbir karşı argüman üretilmemiştir. Aksine tüm bu insanmerkezci, menfaatçi söylemler suskunlukla karşılanmış, yüzlerdeki tebessüm eşliğinde kafalar sallanıp türcü söylemler onaylanmıştır. Böylelikle “Dostlar alışverişte” izleniminin sarsılması istenmemiştir. İnsan – hayvan çatışmasını arttıracak, hayvanlara uygulanan şiddeti doğuran söylemler, bir ezilen grubu olarak karşımıza çıkan hayvandan yana olan kimsenin onaylayabileceği türden değildir.

9. Hayvan haklarının geliştirilmesi iddiasıyla düzenlenen ve “Türler Arası Dayanışma” sloganıyla tanıtılan etkinlikte, “hayvanların sadece kedi-köpekten ibaret olmadığı” konuşmaları sürerken, “Dostlar Alışverişte Kumpanyası” izleyicilerine, pişirilmiş hayvan cesetleri, yenmek üzere servis edilmiştir. Ayrıca, şov malzemesi olarak, köpekler, orada zorla bulundurulmuştur. Haytap’ın resmî internet sitesinde “Haytap 4 Ekim Etkinlikleri” olarak duyurulan programa dahil olan bu organizasyonda, bu tarz bir şuursuzluk örneğinin gösterilmesi, en başta tabaklarda servis edilen ölü hayvanlara, sonrasında da hakları savunulduğu iddia edilen tüm canlılara büyük bir saygısızlıktır. Bu konuda daha fazla yorum yapma gereği bile duymuyoruz.

10. Protestomuz esnasında arkadaşlarımız, güvenlik görevlilerinden çok, Haytap yanlılarının tepkisi ve şiddeti ile karşılaşmıştır. Yukarıda sıraladığımız bir dizi şuursuzluk örneğini destekleyen hayvanseverlerin bazılarınca, arkadaşlarımıza karşı “Kaç hayvan besliyorsunuz da buraya gelerek protesto etme hakkını kendinizde buluyorsunuz, şovu bırakın, buradan gidin soytarılar!” gibi yine oldukça şuursuz ve de çocukça söylemler geliştirilmiştir. Duyulması istenmeyen, her türlü çatlak sesin “şov”, “reklam” ya da “edebiyat” gibi tanımlamalarla ifade edildiği Türkiye’de, bunları Haytap’tan ve yandaşlarından duymak bizleri tabii ki şaşırtmadı.
Neyin protesto edildiğini anlamak bir yana, durumdan vazife çıkaran bazı “delikanlı” Haytap taraftarları, “Bagajımda 60 milyarlık makbuz var, getirip gözüne sokarım” gibi laflarla protestonun amacını da saptırmaya çalışmıştır. Tüm bunlar, orada bulunan çoğu Haytap destekçisinin ne kadar sığ bir bakış açısına sahip olduğunun ve aslında kimin şov yaptığının bir göstergesidir.

11. Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi’nin kimlerden oluştuğu dahi bilinmezken, hiçbir şahsın ya da kurumun adı kesinlikle zikredilmezken ve hatta protesto esnasında basının soruları ısrarla yanıtsız bırakılmışken hangi şovdan bahsedilebilir? Kaldı ki Haytap gibi, insanlardan bağış toplama, kurumsal kimlik yaratma, fors elde etme tarzında dertlerimiz de yok.

12. Haytap; PETA, Greenpeace gibi mücadeleyi pasifize eden, direniş ve dayanışma gibi kavramların içini boşaltan kurumsal bir kimlikten öte bir şey değildir. Hayvanseverliği “yararcılık” üzerinden popüler etmek ve yaşanan ciddi hak ihlallerini, ölümleri “sosyal sorumluluk” projeleriyle geçiştirmek, sadece Haytap ve bileşenleri tarafından uygulanmaktadır. Gündeme taşınan hak ihlalleri ile uçucu toplumsal infialler yaratılmakta, popüler edilen hayvanseverlikle bilinçsiz, hayvanın H’sinden bihaber, hayvana zarar veren bir kitle ortaya çıkarılmakta, gündeme taşınan hak ihlalleri ile sadece kurumsal kimlikler hafızalara kazınmaktadır.  Örneğin bugün, eski Greenpeace yöneticilerinin, elde ettikleri fors sayesinde, dünyanın büyük petrol şirketlerinin ya da büyük ekolojik tahribata yol açan sermaye kuruluşlarının yeni CEO’ları olduğunu hatırlatmak isteriz.

13. Hak mücadelesi ya da hak savunusu, dilekçelerden ibaret olmayan bir konudur ve bu konu, kesinlikle “sosyal sorumluluk” olarak basite indirgenemez. Samimi bir şekilde verilen hak mücadelesi, bir reddiyeyi, sağlam bir duruşu da gerektirir. Bugün, sosyal sorumluluk projeleri; hayvanları öteleyen ve öldüren sisteme hizmet etmekte ve hak ihlallerini perdelemeye yaramaktadır. Örneğin “Bir Kap Su” projesi, hayvanların yaşamasına katkıda bulunmak için toplumsal  duyarlılığı arttırmak adına hayvanlar için yararlı bir sosyal sorumluluk girişimidir. Ancak bu girişim bile devletin hayvanlara uyguladığı şiddeti örtbas etmek için pazarlanmakta, devletçe kanıt olarak kullanılmaktadır.

Haytap’ın düşünce yapısı:

14. Geçmiş girişimleri, eylemleri ve söylemleri ile birlikte ve de bu etkinlikle Haytap, devletle/belediyelerle aynı düşünce yapısına sahip olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Haytap, kendisine yarar sağlamayan hiçbir varlığı korumamakta, sürekli yarar-zarar muhasebesi yapmaktadır. “Hayvanların kölesi olmayın, düşün yakamdan” diyerek federasyonun hiçbir hayvana doğrudan hizmet vermeyeceğini, sadece kendi tanıtımına fon ayırdığını defalarca açıklamıştır.
Bu düşünce yapısıyla hareket eden Haytap, hayvanseverin büyük bir çoğunluğunun hayvana ve hayvanla ilgili konularda son derece bilinçsiz olduğu bu ülkede, hayvanseverliği ya da hak savunuculuğunu sadece bir trend haline getirerek kendileri gibi bilinçsiz, girişimlerinin sonucunun hayvana ne getireceğinin hesabını yapmaktan çok uzak ve böylesine ciddi bir konuyu düşünmeye gerek görmeyen kitleler yaratmaktadır. Bu bilinçsiz kitleye hayvan konusunda söz hakkı ve cesaret vererek onları sözcü olarak meydanlara salmıştır. Bu bilinçsiz kitlenin girişimleri de Haytap’la aynı düşünce yapısıyla, hayvanlara karşı yapılmakta olan cinayet ve haksızlıkları meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Yapılmasına önayak oldukları beslenme odakları, kısırlaştırma ihaleleri, ıssız, uzak ormanlara köpeklerin nakledilmeleri/atılmalarına tepkisiz kaldıkları, bu önerilerle Haytap’a göre bir “sorun” olan hayvanları “insanî” bir şekilde ortadan kaldırmak istemeleri de her şeyi kanıtlar niteliktedir.

15. Haytap’a devlet ve belediyelerin verdiği destek, hayvanlara karşı olan projeleri yüzündendir. Katliamcıların destekleriyle Haytap’ın neye evrileceği ise farklı bir merak konusudur.

Topbaş’ın etkinlikteki hayvan düşmanı söylemleri, Haytap’ın ve bileşenlerinin fikirleri:

16. Topbaş, protesto sonrasında “Biz kesinlikle hayvan öldürmüyoruz” demiştir.
Hayvanları açıkça öldüremedikleri doğrudur, ama bugün hayvanlara gizli bir öldürme formülü uygulanmaktadır. Haytap, açıkça öldürülemeyen hayvanları, kendisine bir başarı olarak görmektedir.

Ölümcül yan etkileri olan ucuz anestezik ilaçları, bilinçsiz köpek yakalayıcılarının eline verip sokaklarımızdaki köpeklere yüksek doz vererek ölümlerine sebep olunmaktadır. Bu ekiplerin ne yaptıklarını soran çıkarsa,  toplayıp kısırlaştırıp geri getireceklerini söylenmekte ama toplanıp sağ kalmış köpeklerin büyük bir çoğunluğu takipçisi, arayanı soranı yoksa alındığı yere geri getirilmemekte, ormanlara bırakılmaktadır.
Çok az sayıdaki köpek ise yabancı muhitlere bırakılmakta ki sokaklarda az da olsa köpek görülsün, insanlar hesap sorduğunda belediye kendisini savunabilsin… Ama köpek muhite, muhit köpeğe yabancı olduğu için bu hayvanlar ne yemek ne de su bulabilmekte, yabancı olduğu ortamdan korkup ücra bir köşeye sinmekte, aç kalıp hastalanıp sonunda ölmektedir. Ormana, dağa atılan köpeklerden kimileri ise eski muhitine geri dönmeye çabalarken kaza geçirip ölmektedir.

17. Topbaş, iki yeni dev toplama kampı açacağının da müjdesini vermiştir. Baş katliamcı İBB’nin her dediğine kafa sallayan Haytap’ın, açılacak olan toplama kamplarında hayvanlara yaşatılacak olan zulüm için göstermelik bir şeyler yapıp hayvanların zulmünü bile kurumsal forsu için kullanacağını biliyoruz, geçmişte olduğu gibi…

18. Haytap’ın bileşeni olan bir STK’nın başkanının bir ifadesi vardır: “Köpekler ya köye iner, köylü vurur; zehirler öldürür ya da yolda kamyon altında kalır ölür. Şanslı olan eski yerine varır, ama sayı azalmış olur.” Aynı STK başkanı, şu öneriyle belediyelerin ve devlet kurumlarının da kapısını aşındırmıştır: “Ortalıkta çöp bırakma, çöpleri topla, hayvanlar açlıktan ölsün, hayvanları kısırlaştır, bunun için bana destek (para) ver, 5 yılda bir tek hayvan kalmaz.”
Benzer söylem Haytap Başkan Yardımcısı Çıtırık’tan da gelmişti: “Dişinizi sıkın, 5 yıl sonra tek bir köpek göremezsiniz.”

19. Hakları korunduğu iddia edilen hayvanlar için böylesine içten pazarlıklı, sinsi girişimleri her daim sabote etmek gerekir ki bunlar aynı zamanda birer deşifre girişimidir. Çünkü hayvanlar için yukarıda sıraladığımız endişeleri taşıyoruz, Haytap’ın bu tarz girişimlerinin hayvana zarar verecek sonuçlar doğuracağını biliyoruz. Haytap, hayvanları sistemli bir şekilde katleden, “rehabilite ediyoruz” deyip aslında soykırıma uğratan, hayvanları izole eden, hakları yok sayan, ilerleyen zamanlarda açacağı yeni dev toplama kamplarıyla uyguladığı zulmü genişleteceğini müjdeleyen (!) kurumlarla işbirliği yapmaktadır. Bu yüzden hayvana hiçbir yararı olmayan, “yağdanlık” şeklinde karşılıklı plaketleşmelerden öteye gitmeyen bu etkinlikte, eleştirilerimizi haklı olarak dile getirmek zorunda kaldık.

20. Haberdar olduğumuz her hayvan hakları ihlalinde, hayvanlara zarar veren bu tür girişimlerle hayvan hakları hareketi, “sosyal sorumluluk” zırvalarıyla pasifize edildiği sürece ve Haytap ve benzeri uzlaşmacı kuruluşlar hayvanlara yönelik devlet şiddetini aklayan bir araç olmaktan vazgeçinceye dek bu protestoda olduğu gibi tepkilerimizi dile getirmeye devam edeceğiz. Çünkü, hayvanların hayvansever desteğiyle kökünün kazınmak istendiği bir sürece girmiş bulunmaktayız.
İlgililere duyurulur.

http://www.internationala.org/index.php/isyan/hayvan-kurtulusu/2935-bb-haytap-etkinlii-neden-protesto-edildi.html
Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi

hayvanozgurluguinisiyatifi@gmail.com