23 Şubat 2015 Pazartesi

Türcülüğü Yeniden İnşa Etmek


18 ocak 2015 tarihinde samsun’da bir domuz, şehre indiği(!) ve tehlike arz ettiği(!) gerekçesiyle linç edilerek öldürülmüştü. bu cinayetin kültürel kodlarında barınan türcülük*, her yıl 150 milyardan fazla hayvanı, “gıda” adı altında insan keyfiyeti (hayvan kullanımı insan için “olmazsa olmaz” bir gereklilik değildir.) için öldürüyor ve kat be katını kullanıyor. hayvan cinayetleri, kullanımlarını; hayvanların mal ve kaynak statütülerini sonlandırmanın yolu, türcülüğe karşı veganlık*/hayvan özgürlüğü savunmaktır.

20 ocak 2015 salı günü maddog sayfasında yayınlanan karikatürde ise,  domuzu öldüren insanları domuza benzeterek (domuz şeklinde çizerek) katilin diğer domuz olduğu fikri verilmiş ve karşı durulması gereken türcülük, yeniden inşa edilmiştir.

* insanın, insan-dışı-hayvanlardan daha üstün olduğu fikrine dayanarak hayvanlar üzerinde kendi lehine ve hayvanlar aleyhine kurduğu ayrımcılık.

* etik yaklaşım ve duruşla hissedebilir canlılar olan insan-dışı-hayvanların mal ve kaynak olduğu fikrine karşı çıkarak hayvan kullanımını reddetmek ve hiçbir alanda hayvandan faydalanmamak.
 

22 Şubat 2015 Pazar

“İt”in “Sahibi” misin Sen?

tecavüze uğrayan köpek mülayim için ikinci duruşma 30 aralık 2014 tarihinde saat 09.00'da istanbul çağlayan adliyesinde görülecek. 

birinci celsede, hakimin “itin sahibi kim?” şeklindeki sorusuna tepki olarak bu duruşma için “itin sahibi benim” kampanyası yürütülüyor.

kanun nezdinde hayvanlar mal statüsündedir. hayvan ve insan özgürlüğü için bu statünün kesinlikle ortadan kaldırılması gerekmektedir. kanunların ve zihniyetlerin yeniden oluşturulması “olmazsa olmaz” bir zorundalıktır. öte yandan, “itin sahibi benim” demek, tam da hayvan hakları hareketinin karşı durduğu ve yıkmaya çabaladığı “hayvanların = mal/kaynak” nosyonunun yıkılan parçalarını yeniden inşa etmekte; yıkılmayan taraflarını da temelden güçlendirmektedir.

bununla birlikte, hayvana tecavüz, taciz, vücut dokunulmazlığı ve bütünlüğünün ihlâli; köpek-kedi-insanla sınırlı değildir. 


her yıl milyarlarca insan-dışı-hayvan, süt ve yumurtası; deri ve tüyleri için mal/kaynak olarak kullanılmakta ve türlü işkenceler sonunda [kullanılmakta ve] öldürülmektedir.

mülayim’in yanında olarak hayvanların mal statüsünü desteklemek değil; bu statüyü yıkmak için; mülayim'e yapılanın her saniye milyonlarca kara hayvanına sistematik şekilde yapıldığını deşifre etmek için, taviz vermeden “mülayim’e yapılan kabahat değil suçtur!”, “süt buzağınındır!” demek için, 30 aralık 2014 tarihinde saat 09.00'da istanbul çağlayan adliyesinde olacağız. 
 
-----------------------------------------------------------------------------------
  • bu yazı ilk kez aralık 2014’te yayınlanmıştır.
  • mülayim davasındaki sanık beraat etmiştir.

Haytap ve “Hayvan Hakları”


bu yazı, isminin içinde “hayvan hakları” ibaresi geçen haytap (hayvan hakları federasyonu”)’ın hayvan hakları kavramıyla alakası olmadığını kaynaklarıyla göstermektedir. hayvan hakları kavramının içini boşaltan bu kurum, ya gerçekten hayvan hakları çizgisine geçmeli ya da bu tabiri isminden çıkarmalıdır.

öncelikle hayvan hakları nedir? hayvan hakları, hayvanların hissedebilir (acıyı, hazzı bilen) canlılar olduğu noktasından hareketle, hayvanları mal ve kaynak olarak (gıda, kıyafet, denek, eğlence, ulaşım, ürün vb.) göremeyeceğimizin; vücut dokunulmazlıklarını ihlâl edemeyeceğimizin ve vegan olma gerekliliğinin, çizgileri net biçimde çekilmiş sarih anlatımıdır. hayvan hakları kavramında, veganlıktan daha az olan bir yaklaşıma yer yoktur.

ve şimdi “hayvan hakları” iddiasındaki haytap’ı kaynaklarla tanıyalım:


1-  hac bayramında hayvanların nasıl kesilmesi gerektiğine dair dilekçe veren bir federasyon olarak haytap:



“kurban hizmetleri...
...resmi gazetede yayımlanan, yönetmelik hükümlerine göre yönetilmektedir.
kurbanların, islam’ın öngördüğü temel şartlara ve espriye uygun olarak kesilmesi, bu konuda hijyen ve çevre faktörüne uygun davranılmasını, kesim kurallarına uymak ve hayvan atıklarını açıkta bırakmamak şartıyla kesim yapılabileceğini, kesim sırasında akan kan ve kullanılmayan hayvan atıklarının, önceden derin açılmış çukurlarla üzerine kireç döküldükten sonra kapatılması gerektiğini, bu kurallara uymayanlar ve çevreyi kirletenler hakkında gerekli yasal işlemin uygulanacağı, her türlü park, cadde, sokak araları ile kamuya ait ve umuma açık yerlerde kesim yapma[n]ın yasak olduğu açıkça ifade edilmiştir.
bu yasa hükümlerine rağmen, her yıl kurban bayramında hayvanlara adeta işkence edilmekte ve vahşet uygulanan görüntüler sergilenmektedir...
...sayın valiliğinizce, 21. yüzyıla yakışmayan, ilkel ve hatta türk örf ve ananeleri ile bağdaşmayan görüntülere fırsat verilmemesi için ne gibi önlemler alındığı ve ne gibi yaptırımlar uygulanacağı konusunda, tarafımıza 4982 sayılı bilgi edinme ve 3071 sayılı dilekçe hakkı kanunu gereği kanuni süresi içinde cevap ve bilgi verilmesini arz ederiz.”






2- haytap, “katı vejetaryenler” ve “bu kişiler” (kendini içine almayan bağlantısızlık ifadesi) olarak tabir ettiği veganlar noktasında veganlığı -tarafsız bir yaklaşımla- ansiklopedik bilgi olarak sunan ve insanlara “vegan olun.” çağrısında bulunmayan bir federasyon:


VEGANLAR: Katı vejetaryenler olarak nitelenen bu grup, hayvansal olan hiçbir ürünü yemez; et çeşitleri, süt, sütlü ürünler, yumurta, bal ve jelatin gibi. Veganlar deri, yün ve ipek gibi hayvansal ürünleri de kullanmazlar. Bu kişiler, insanların kendi zevk veya gereksinimleri için hayvanların kullanılması fikrine karşıdırlar.”





3- haytap, küçük çiftlikleri” ve hayvan sömürüsünü destekleyen bir federasyon:


“Bitkisel üretim ile hayvan yetiştiriciliğinin bağının koparılması fabrikasyon hayvan üreten şirketleri yem temininde başka kaynaklara sevk ediyor. Bu kaynaklar arasında hayvan leşleri, kan tozu, kemik unu ve sakatatlar da var. Yani otobur olan hayvanlar etobur yapılıyor, fabrikasyon hayvan üretim sisteminde. İşte deli dana hastalığına bu en fazla kâra ulaşmak için her yolun/sınır ihlallerinin mubah görülmesi neden oluyor. Görüldüğü gibi endüstriyel hayvan üretimi, sadece küçük çiftçilerin yok olmasına neden olmaz, çevresel dengeyi bozar, insan sağlığı için tehdit oluşturur.” 






net olarak görüldüğü üzere haytap’ın hayvan haklarıyla ilgisi bulunmuyor zira evrensel olarak hayvan hakları, hayvanların hissedebilir canlılar olduğu gerçeğinden hareketle, hayvanların vücut dokunulmazlığının ihlâl edilemeyeceğini ve dolayısıyla hayvanların mal ve kaynak olarak görülemeyeceğini deklare eder.



veganlara “bu kişiler” diye hitap ederek veganlıkla arasına mesafe çeken; hayvanların nasıl kesilmesinin “uygun” olduğu yönünde dilekçe yazan, veganlık çağrısı yapmayan; küçük çiftlikler ve hayvan sömürüsünü destekleyen haytap’ın, ya titrinde yazan “hayvan hakları” tarafına geçmesi gerekiyor ya da hayvan hakları gibi net bir ifadeyi isminden çıkarması. birinci yolu seçerlerse, bizler, hayvan özgürlüğü aktivistleri olarak isterlerse kendilerine yol göstermeye hazırız. eğer havyan hakları tarafına geçmiyorlarsa da isimlerini değiştirmeleri gerekiyor zira içini hayvan hakları için yanlış bir örnek sunuyorlar.






haytap hac bayramı dilekçesi sayfa 1

haytap hac bayramı dilekçesi sayfa 2